Herkese merhaba! İTÜ Çekirdekli girişimciler, “Öneriyor” serimiz aracılığıyla kendilerini motive eden sözleri, takip ettikleri platformları, sektörleriyle ilgili trendleri ve daha birçok şeyi bizimle paylaşıyor! Girişimcilik yolunun henüz başındaysanız, bu yolda sorularınız ya da ilham almak istediğiniz noktalar varsa bu serimiz tam size göre! Bu hafta, COVID-19 tedavisinde kullanılmak üzere antiviral etkili akciğer hedefli inhalasyon ilaçları geliştiren ParlaPharma’nın Kurucu Ortağı Ayça Yıldız Peköz bizimle önerilerini paylaştı.

Kendinize sık sık hatırlattığınız, sizi motive eden bir cümle var mı?

Ülkemizde ve dünyanın bir yerlerinde bizim geliştirdiğimiz tedaviyi umutla bekleyen hastalar var. Bu hastaların hayatını kurtarmak için bu işi yapıyorum. Motivasyon kaynağımız ne para ne de şöhret, insan hayatı kurtarmak!

“Ne yaparsan yap aşk ile yap”

Girişimcilik serüveninizde size ilham veren kitaplar oldu mu ve hangileri?

Ayn Rand’in ‘Atlas Shrugged’ romanındaki Dangy Taggart karakteri bana her zaman ilham veriyor.

İzlediğinizde sizi motive eden filmler hangileri?

Ölü Ozanlar Derneği, Patch Adams ve Geleceğe Dönüş serisi.

Önümüzdeki 10 yılda sektörünüzde ne gibi gelişmeler yaşanmasını bekliyorsunuz?

Gelecek 10 yılın bir numaralı gelişmesi ilaç hedeflemesi. İlaç hedefleme başta kanser olarak tüm hastalıklarda özellikle Batılı ilaç devlerinin immunoterapiyle birlikte en çok yatırım yaptığı alan. Akciğerlere ilaç hedeflenmesi de bunun alt kollarından biridir.  Biz de bu trenin en öndeki oyuncularından biriyiz. Birçok Avrupalı firmadan evvel bu alandaki bilimsel bilgi birikimimizi maddi yatırıma dönüştürdük. Türkiye’de bu alan henüz emekleme aşamasında, umuyoruz bizim yapacağımız çalışmalar sayesinde çok sayıda hastaya şifa üreteceğiz ve topluma şifa sunarken de ülkenin kalkınmasına da katkıda bulunacağız. Ayrıca COVID-19 pandemisinde Biontech-Pfizer ortaklığı, Moderna aşısının aslında MIT’li bir profesör olan Robert Langer’in kurduğu startup ilaç şirketinden çıktığını biliyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki 10 yıl içerisinde ilaç sektöründe yer alan köklü ilaç firmalarının bizim gibi üniversite kökenli startup ilaç araştırma şirketleri ile sıkı bağlar oluşturacağını ve yeni ortaklıklar doğacağını düşünüyoruz.

Rol model olarak gördüğünüz kişi ya da kanaat önderleri var mı?

Akıldışılıkla savaşan, bilimi rehber alan, hedefi için yılmaksızın çalışan, aklı ve vicdanı hür herkes bizim önderimizdir.

Doçentlik sınavı için Ankara’ya gittiğimde Anıtkabir’i ziyaret etmiştik. Aziz Sancar’ın aldığı Nobel Ödülü’nü Ata’ya itafen müzeye hediye ettiğini görünce gözlerimiz dolmuştu, gerçek manada gıpta ettik, keşke biz de öyle bir başarı yakalayabilsek de sonrasında komplekssizce sunabilsek diye içimizden geçirdik. Bu bizim bir hayalimiz, umarız gerçek olur.

Bir diğer feyz önderim dedemdir. Kapitalsiz geldiği 1960’ların İstanbulu’nda bir düzine şirket kurup, kâh batıp kâh kazanıp kendince bir servet yapmıştır. Bu serveti de kendi inançları doğrultusunda çoğunlukla ihtiyaç sahiplerine, talebelere bağış olarak vermekten kaçınmamıştır.

Avrupa Birliği’nin Marie Curie Euro-PhD bursunu Türkiye’de ilk alan araştırmacıyım.  19’uncu yüzyılda henüz kadın hakları dahi ortada yokken kendisini tarihe yazdıran Madam Curie’nin de benim için sönmez bir ilham kaynağı olduğu söylemeliyim.

Girişiminiz için ilk adımı atmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?

Biz esasen üniversite çatısında bir bilimsel proje olarak başladık. Lakin hem kanunlar hem de piyasa dinamikleriyle karşılaşınca bir akademisyen olarak mücadele edemez hale geldim.  Şirket yapılaşması, adı üstünde paylaşım yani iş ve çözüm ortaklarının artması demek. Analdık ki, şirket yapılaşması bizimle iş birliği yapacak insan sayısını ve onların motivasyonunu artıracak. Ayrıca şirket çerçevesinde olur ise bilimsel çalışmaların ticarileşmesi halinde hukuki salahiyetinin daha etkin korunacağını fark ettim ve şirket kurmak kaçınılmaz oldu. Elbette, bu fark ediş bir gece ansızın değil, süreçte engellerle karşılaştıkça gerçekleşti.

Girişimcilik yolunda İTÜ Çekirdek size neler kattı?

İTÜ Çekirdek’in katkısı 3 ana başlıkta değerlendirilmeli.  Bir, normal şartlarda hiç erişemeyeceğim müteşebbislik bilgi birikimine ulaştık, Mehmet Erçek ve Funda Kılıç’ın dersleri, mentorların kulağa küpe tadında beslemeleri oldu. İkinci olarak, İTÜ Çekirdek bize çok sayıda verdiği ödevlerle ‘şirket-miş gibi’ davranmamızı sağlayacak pratikleri hayatımıza soktu.  Üçüncü olarak, bizim gibi girişimcilerle bir arada olmak moralin bozulduğu dönemeçlerde negatif psikolojinin hâkim olmasını önledi.  Sizinle aynı sorunları yaşayanların başardığını görmek kadar güçlü bir kamçı olamaz.  Bu açıdan tüm girişimci arkadaşlarıma teşekkür ederim. Burası, müthiş bir okul.

Günlük hayatınızda benimsediğiniz rutinleriniz var mı, varsa neler?

Sabah güne tempolu bir yürüyüşle başlarım. Yürüyüşte günle ilgili programımı yaparım. Projelerdeki pek çok sorunun çözümü de bu yürüyüşler sırasında çıkar. Hafta sonu da çalışırım.  Yaptığım her işte takım arkadaşlarıma danışır, fikirlerini alırım.  Hızlı organize olma özelliğimiz sayesinde çalışma hızımızı düşürmeden süreci çözümlemeye çalışırız.

İş halindeyken konsantrasyonum yüksektir. Sevdiğim işi yaparken her koşulda ve her yerde kesintiye pek izin vermeden çalışırım, zamanın nasıl geçtiğini anlamam o nedenle kimi zaman iki öğünle de geçiyor günler. Hafta sonu veya tatil yerine, iş arası mola var.

Sizce başarıya ulaşmanın yolu ya da yolları neler?

Sebat, inat, sabır ve dirayet. Tam konsantrasyon ve kolayına geldiği gibi yapmamak.

Siz delicesine inanırsanız hem ekibinizi hem de ekip dışındaki muhataplarınızı, hatta rakiplerinizi inandırabilirsiniz. Aslında startup’ların en büyük zorluğu yeni teknolojileri henüz bilmeyen veya buna açık olmayan, mevcut teknolojilerle idare etmeye meyilli potansiyel ortakları yeni fikirlere ikna etmek.  Bu noktada girişimcinin kendi projesine inancı ve inadı en büyük ikna silahı.

Bir yandan girişimcinin sorular karşısında özgüvenli ve hazırcevap olması lazım, diğer yandan da projesini ateşli şekilde anlatabilmeli ki o enerjiyi karşı tarafa geçirebilsin.  Ayrıca ekip içi enerji de çok önemli.  Eğer ekip inanmaz ise bu iş olmaz. Onun sırrını ise bu kadar kolay veremem belki sihirli kalması daha iyidir.

Yazar Hakkında

Paylaşım
Close