Ali insan; Ali hak savunucusu; Ali cesur; Ali dövüşçü; Ali şampiyon; Ali en iyisi! Gelmiş geçmiş en büyük boksörlerden Muhammed Ali, önceki adıyla Cassius Marcellus Clay Jr., profesyonel kariyerinde beş boksör tarafından alt edilmişti fakat bu onun “en iyisi” olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Gözlerini kameraya dikip “Ben en iyisiyim!” derken, buna gönülden inandığını görebilirdiniz…

Yeteneklerin doğuştan geldiğine inananlardan mısınız? 17 Ocak 1942’de Louisville, Kentucky’de dünyaya gelen Afroamerikan bir bebeğin, kaybettiği halde ‘En İyi’ kalmasını sağlayacak bir yetenekle dünyaya geldiğine inanmak pek rasyonel bir düşünce olmazdı doğrusu. Ali de insanüstü bir yeteneğe sahip olduğunu düşünmüyordu, ona göre başarmanın yolu çalışmaktan öte gerçekten istemekten geçiyordu; “Şampiyonlar salonlardan çıkmaz. Şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar.”

Büyük bir şampiyon olmak için  en iyi olduğuna inanmalısın.
Öyle olmasan bile, öyle gibi davranmalısın.

Ali 1

Dünya boks tarihine damga vurmuş sayısız ünlü, güçlü ve ondan daha çok profesyonel başarıya sahip boksörler arasından yalnızca Ali, podyuma çıkıp “Ben En İyisiyim!” deme cüretine sahipti. Peki onu en iyisi yapan neydi? Sıra dışı tekniği mi? Ring içinde ve dışında sergilediği yırtıcılık mı? Tüm bunlar, tutkusu ve en iyisi olduğuna duyduğu inanç olmasaydı, onu alelade bir sporcudan öteye götüremezdi.

“Ben en iyisiyim. Bunu gözlerimle görmeden önce de söylüyordum. Sakın bana şu işi yapamazsın demeyin. Olanaksız olduğunu anlatmayın. En iyisi olmadığımı söylemeyin. Ben en iyinin de iyisiyim.”

Ali bir girişimciydi, inandığı fikir ve düşünceleri beyan etme medeni cesaretinden asla geri geri kalmamıştı ve bunları diğerlerine satmakta ustaydı. Kariyerini takip edenler hatırlayacaktır, 1964’te Sonny Liston’a karşı çıktığı Dünya Ağırsiklet Boks Şampiyonluk maçı büyük bir dönüm noktasıydı. Liston birçoklarına göre daha iyi bir boksördü fakat Ali, çoğunluğu ondan daha iyi olduğuna inandırmayı başarmıştı; buna Liston da dahil…

İki boksör arasındaki en büyük fark; Ali’yi en iyi olduğuna kendisi inandırmışken, Liston’ı ise hayranları… Hakem tek dizinin üstüne çöküp ellerini iki yana salladığında, en iyisi olduğuna gerçekten inanan kendi kaderini tayin etmiş ve Dünya Ağırsiklet Boks Şampiyonu olmuştu.

“Aklım kesiyor ve yüreğim inanıyorsa başarabilirim!”

Ali 2

22 yaşında şampiyonluk kemerini takan Clay, Liston zaferinin ardından İslam dinine geçtiğini ve ismini Muhammed Ali olarak değiştirdiği duyurdu. Bu sebeple bokstan men edildiği üç yıllık süreçte ABD’deki Müslüman Afroamerikan cemiyetleriyle sıkı ilişkiler kurdu, dünya barışı ve eşitlik gibi insanlık ideallerinin savunuculuğunu yaptı.

Kariyeri bitme noktasına gelen genç şampiyonun kemeri ve unvanı elinden alınacak tek şey değildi. Vietnam Savaşı’nda savaşmak üzere cepheye çağrılan Ali, bu talebi olabilecek en gürültülü şekilde reddederek 5 yıl hapis ve 10 bin dolar para cezasına çarptırılacak; uzun süren dava boyunca pasaportunu ve lisansını da kaybedecekti. “Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım…

“Louisville’de insanlar hala pis zenci diye çağırılıp köpek muamelesi görüyorken ve en basit haklarından bile mahrumken benden üzerime bir üniforma geçirip 10000 mil ötedeki bir ülkede bomba atıp kurşun sıkmamı nasıl beklerler? Hayır, 10000 mil öteye gidip beyaz köle efendilerinin beyaz olmayan başka bir millet üzerine baskı kurmalarına, onları öldürmelerine, evlerini yakmalarına yardımcı olmayacağım. Gün böyle kötü işlerin sona ermesinin günüdür. Böyle bir tavır içinde bulunmanın bana milyonlarca dolara mal olacağını söylediler. Ama daha önce de söyledim ve yine söylüyorum. Benim halkımın gerçek düşmanı burada, Amerika’da. Kendi özgürlüğü, kendi adaleti ve eşitlik için savaşan o insanları köleleştirmede kullanılan bir maşa olmayacağım. Dinimi, halkımı ve kendimi küçük düşüremem. Eğer bu savaşın benim 22 milyonluk halkıma özgürlük ve eşitlik getireceğini düşünseydim kendim gidip orduya katılırdım. Kendi inandığım değerler için direniyorum. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Beni hapse atacaklarmış, ne olmuş sanki? Zaten 400 yıldır hapisteyiz.”

final

“Seni tüketen önündeki dağlar değil,
ayakkabındaki çakıl taşıdır.”

Ali yalnızca ring içerisinde değil, dışında da hep daha iyisini yapmaya çalıştı. 1960 Roma Olimpiyatları’ndan döndükten iki gün sonra bir lokantada sadece beyazlara servis yapıldığını öğrenince, altın madalyasını Ohio Nehri’ne atmış; 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda bu madalyanın yerine kendisine başka bir altın madalya takdim edilmişti.

Tarihteki en etkili Afroamerikanlar’ın başında gelen Malcolm X ile yakın ilişkiler kurarak inandığı doğrular için siyasi ve toplumsal alanlarda çalışmalar sürdüren Ali, 1984 yılından bu yana Parkinson hastalığı ile mücadele ediyordu. 3 Haziran 2016 tarihinde solunum yolu rahatsızlığı nedeniyle yaşamını yitirmesine rağmen hâlâ EN İYİSİ!

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close