Herkese merhaba! İTÜ Çekirdekli girişimcileri, Öneriyor serimiz aracılığıyla kendilerini motive eden sözleri, takip ettikleri platformları, sektörleriyle ilgili trendleri ve daha birçok şeyi bizimle paylaşıyor!

Girişimcilik yolunun henüz başındaysanız, bu yolda sorularınız ya da ilham almak istediğiniz noktalar varsa bu serimiz tam size göre! Serinin yeni konuğu mobilite sektöründeki problemlerden yola çıkarak dünyanın ilk hidrojenli scooterunu üreten Hebunk markasının Co-Founder’ı Erhan Demircioğlu  bizimle önerilerini paylaştı!

Kendinize sık sık hatırlattığınız, sizi motive eden bir cümle var mı?

Yaklaşık 12 yıldır hidrojen enerjisi üzerine çalışıyorum ve bu alanda bir girişimin kurucu ortağıyım. 1874’te Jules Verne’nin yazdığı “Esrarlı Ada” kitabındaki şu cümle her zaman motivasyon kaynağım olmuştur: “İnanıyorum ki suyu oluşturan hidrojen ve oksijen birlikte ya da ayrı ayrı kullanıldığında taş kömüründen daha kuvvetli bir ısı ve ışık kaynağı oluşturacak ve bir gün lokomotiflerin buhar kazanlarını yakmada ve buharlı gemilerin hareketini sağlamada kömür yerine bu gazların sıkıştırılmışı kullanılacaktır.”

1874 yılında daha henüz hidrojen enerjisi dahi gündemde yokken kitaba geçen bu cümle benim kendime sık sık hatırlattığım ve girişimcilik serüvenimde bana cesaret veren bir dönüm noktası oluşturuyor. Bu cümleyi özellikle kriz anlarında kendimi motive etmek için kullanıyorum. İleri görüşlü olabilmek ve çalıştığın alanın ne kadar umut vaat ettiğini görebilmek için girişimcilerin bu tür tarihe damga vurmuş cümlelere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Girişimcilik serüveninizde size ilham veren kitaplar oldu mu ve hangileri?

Jules Verne’nin yazdığı “Esrarlı Ada” kitabı bana ilham veren en baş yapıtlardan bir tanesidir. Girişimcilik serüveninde daha önce bu ekosistemde yer almış kişilerin deneyimlerini öğrenmeyi çok seviyorum. Bunu da genellikle kitaplardan öğreniyorum. Bugüne kadar okuduğum ve baş köşeme koyduğum kitaplar var. Bunlar; Girişimciliğin Altın Kuralları, Başıma İcat Çıkar, Sizde Buluş Yapabilirsiniz, Adım Adım İnovasyon, Tutumlu İnovasyon. Girişimciliğin sadece inovatif bir şey bulmayla bitmediğini aynı zamanda dikkat edilmesi gereken birçok başlığın olduğunu öğrenmemi sağlayan kitaplar bunlardı. Mühendis kökenli bir girişimci olduğum için bu serüvene ilk başladığım yıllarda işin %90’nının teknik, kalan %10’unun ise diğer işler olduğunu zannederdim. Hem serüvendeki yaşadığım gerçek tecrübeler hem de okuduğum bu kitaplar işin öyle olmadığını bana öğretti. Okuduğum kitaplar sayesinde aslında işin %10’unun teknik, kalan %90’ının ise diğer işler olduğunu öğrendim. Burada diğer işlerden kastım muhasebe, pazarlama, ekip, finansal yönetim, ürün gibi noktalar.

İzlediğinizde sizi motive eden filmler hangileri?

İzlediğimde girişimci olarak beni motive eden ve etkisini hala hissettiğim bir film var. Adı “The Social Network”. Facebook’un kuruluşunu konu alıyor ve tüm girişimcilerin mutlaka izlemesi gereken bir film olarak değerlendiriyorum. Hem fikri mülkiyet haklarını korumayı hem de ekip içi yaşanan sıkıntıları tüm gerçekliğiyle gözler önüne seriyor. Ayrıca “Akım Savaşları” filmini de oldukça çok severim. Nikola Tesla’nın hayatını konu alan film gerçek bir inovasyon yaptığınız zaman karşılaşabileceğiniz zorlukların neler olabileceğini gösteriyor. “Buluş yapmak mı, para kazanmak mı?” sorusunun yanıtını net biçimde ortaya koyan film tüm girişimciler için bir ilham kaynağı oluşturabilecek nitelikte.

Sizce 2023’de sektör trendleri neler olacak?

2023 yılında Dünya’mız iklim krizi ile mücadele verirken bir yandan da savaşlar patlat vermeye başladı. Bu durum enerjiye olan ihtiyacın giderek artmasına sebep olurken bazı önemli başlıkların trend olmasını sağladı. Bu başlıklardan bazıları; enerji arz güvenliği, temiz enerji, karbon nötr enerji üretimi, karbon emisyonunu düşürme politikası ve sınırda karbon vergisi vb. şeklindedir. HydroBorPEM Fuel Cell Technologies ve Hebunk olarak hem enerji sektörüne yönelik hem de otomotiv ve mobilite sektörüne yönelik olarak çevreci enerji üretim sistemleri sunuyoruz. Sunduğumuz sistemler temiz enerji üretiminde en verimli ve gelecek vadeden hidrojen enerjisi üzerinedir. Koronavirüs pandemisi son bulsa da etkileri birçok sektörde devam etmektedir. Üretim için gerekli hammaddelere erişimin sıkıntıya girmesi neticesinde inovasyon ve girişimciliğin önemi artmıştır. Dolayısıyla 2023’de sektör trendi olarak benim öngörüm inovasyona sahip ve üretimde dışa bağımlılığı az sektörler bu yılın kazananı olacaktır.

Rol model olarak gördüğünüz kişi ya da kanaat önderleri var mı?

Rol model olarak kendime Nikola Tesla’yı alıyorum. İnovatif birçok buluşun temelini atan bir mucitti. Yaptığı buluşlarda insan hayatını kolaylaştırmaya çok önem verdi. Yaşadığı zorluklara rağmen asla pes etmemesi beni çok etkilemiştir. Özellikle girişimciliğin zorlu bir yol olması bizlere Nikola Tesla gibi yorulmadan aynı yolda yürümemiz gerektiğini gösteriyor. Bu yüzden girişimcilik serüvenimde Nikola Tesla gibi azimle her türlü zorluğun üstesinden gelmeye odaklanıyorum.

Girişiminiz için ilk adımı atmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?

Yazın ofise gidip gelmek için aldığım elektrikli scooterun dertleri hiç bitmiyordu. 8 saat şarjda kalıyordu ve genelde akşamları şarj ettiğim için şarj aletinin uğultulu sesine maruz kalıyordum. Bu da beni uyutmuyordu. Ayrıca ofis konumum Ataşehir olduğu için Kayışdağının o taraflarından geçerken yokuşlarda scooteru taşımakla uğraşıyordum. En büyük sorunu kargocunun eve kargomu bırakmayıp kargo şubesine geri götürdüğü gün yaşadım. Normal şartlarda güzergahım belli olduğu için şarjım evden ofise ofisten de eve gidip gelmeme yetiyordu. O gün ekstra dönüşte kargo şubesine de uğramam gerekti. Bu beklenmedik rota değişikliği sonucu elektrikli scooterumun şarjı bitti ve eve kadar yanımda sürüklemek zorunda kaldım. O akşam kafaya koydum bu sorunları çözecek bir scooter yapmalıydım. Çünkü bu sorunları sadece ben değil tüm elektrikli scooter kullanıcıları yaşıyordu. Girişimcilikte en temel kural acı ne kadar büyük ve geniş kitleleri etkiliyorsa geliştirilecek çözümün başarısı o kadar etkili olurdu. Uzun bir düşündükten sonra hidrojenli scooter yapmaya karar verdim. Ertesi gün konuyu şirketteki ekibime açtım. Herkesi heyecanlandırmıştı. Araştırmalara başladık ve daha önce böyle bir çalışmaya rast gelmedik. Bu gerçek olur ve ticarileştirilebilirse önemli bir noktaya ulaşır kanatindeydim. Çalışmalara başladık. Zaten 2019’dan beridir hidrjen teknolojileri alanında belli bir know-how oluşmuştu. Hidrojen sistemini scootera entegre etmek zor olmayacaktı. Fakat atladığımız bir şey vardı dünyada örneği olmayan bir konu çalışmanın bazı bedelleri vardır. İnsanları ikna etmek oldukça zordur o konularda. Bu proje için yeterli finansmanımız yoktu bu noktada yatırımcılara bu projeyi anlatmaya ve finansman bulmaya çalıştık. Her kapı yüzümüze kapanıyordu. Bu bir hayal, olmaz bu proje, ne gerek var hidrojenli scootera, elektriklilerle rekabet edemez… vb. yorumlar geliyordu. İkinci kırılım noktamızı yaşamak üzereydik. O kadar çok dalga geçilmeye başlanmıştı ki artık şu söz yayılmaya başlandı girişimcilik ekosisteminde “Hidrojenli scooter meselesi Erhan DEMİRCİOĞLU’nun fantezisidir!” Ekip olarak baktık ki hidrojenli scooter meselesi marka değerimize zarar veriyor. Bizde sunumlarımızdan kaldırdık ve bir daha kimseye bu konudan bahsetmedik. Ama ekip olarak gizli gizli çalışmaya devam ettik bu konuda.

TEKNOFEST Girişim Programı 1.Dönem’den aldığımız desteğin bir kısmı ile bu projeyi fonladık. 1 yıl gece gündüz demeden sabırla çalışmalarımıza devam ettik. Büyük sistem yapmak her zaman kolaydır donanım ürünlerinde. Ne de olsa alan ve ağırlık gibi konularda bir kısıtlamanız olmuyor. Ama iş scooter gibi her şeyi en ince detayına kadar hesaplamanız gereken bir konuya gelince geceler gündüze gündüzler ise geceye durmaksızın dönebiliyor.

Bir çok fail denememiz oldu bu 1 senelik ar-ge sürecimizde ama asla yılmadık. Çünkü biz başarılı olursak bir alanda ilki yapmış ve o alanın öncüsü olma şansını yakalamış olacaktık. Motivasyonumuzu sağlayan hep bu konu olmuştur. 1 yıllık ar-ge sonucunda ilk deneme testine geldi sıra. Hepimiz ekipçe çok heyecanlıydık. Gazı vermemiz ile birlikte hidrojen gazı elektriğe dönüştü ve elektrik motoru hareket etti. O an gözyaşlarımı tutamadım. Bir mühendis için en tatmin olduğu an kafasında tasarladığı sistemin gerçekte de sorunsuz çalıştığını görmektir.

O an benim için inanılmaz bir tatmin duygusu oluşturdu. Gece gündüz demeden çalışılan emek ve belkide en önemlisi çoğu kitle tarafından hayal olarak nitelendirilen şey gerçeğe dönüşmüş gidiyordu. Sonrasında pek çok test yaptık. Günün sonunda 5 dakikada şarj olan, tek depo hidrojen gazıyla 60 km menzil sunan ve her türlü dik yokuşu çıkabilen bir scootera sahip olabilmiştik. Artık geceleri şarj olurken sesinden uyutmayan, şarj olması için saatlerce beklememe gerek kalmayan, yokuşlarda sürükleyerek kendime eziyet etmediğim, kargom şubeye geri dönse de scooterumla rahatça gidip alabildiğim bir seviyeye kavuşmuştum. İşte gerçek bir scooter deneyimi buydu. Önce hayal kurup sonra yola çıkıp yoldan da asla geri dönmemenin mükafatı buydu. Bizi başarıya götüren en önemli şey ise zihinlerdeki engele takılmadan ekip ruhuyla bir olup yolumuza devam etmemizdi.

Girişimcilik yolunda İTÜ Çekirdek size neler kattı?

Bir girişimin başarıya ulaşabilmesi için İTÜ Çekirdek gibi kendini bu işe adamış yapılara çok ihtiyaç var. HydroBorPEM olarak, İTÜ Çekirdek sayesinde alanında uzman kişilerden pek çok eğitim aldık. Bu eğitimler sayesinde girişimimizi daha da geliştirdik. Eğitimler sadece girişimimizin gelişmesi için değil aynı zamanda bizlerinde gelişmesi içindi. Böylelikle hem bireyler olarak hem de girişim olarak ilerleme kaydettik. Deneyimli kişilerden oluşan mentor havuzundan yararlandık. Bu sayede girişimimizi daha da geliştirme şansı yakaladık. Yatırımcılara ulaşma noktasında çok destek verdiler. Network ve çalıştığımız dikey alanlardaki müşterilere ulaşma noktasında bir köprü vazifesi gördüler. Ekosistemin en büyük etkinliği olan Big Bang Startup Challenge’ta nakdi ve ayni ödüllerin sahibi olduk. Girişimimiz ile irtibatı hiçbir zaman kesmediler ve gelişmemiz için bizim hep yanımızda oldular. Olmaya da devam ediyorlar. Klasik bir cümle olacak belki ama yine de söylemek isterim. İyi girişimler çekirdekten yetişir!

Sizce başarıya ulaşmanın yolu ya da yolları neler?

Başarıya ulaşmanın yolunu doğru ifade edebilmek için öncelikle 2019 yılından beri Türkiye’de yerli hidrojen enerjisi teknolojileri üreten HydroBorPEM’in ve bu işe 12 senesini adamış benim hikayeme bakmak gerekir diye düşünüyorum. Sizler için hikayemin özetini aşağıda kısaca özetledim.

Benim için hidrojen enerjisi ile tanışmam 2011 yılına dayanıyor. Henüz daha lise öğrencisi iken lisedeki kimya öğretmenimim TÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışmasına katılmamı teşvik etmesiyle başladı. İlk defa proje hazırlayacak olmanın verdiği heyecanla deli gibi ne tür bir proje hazırlasam diye günlerimi geçiriyordum. Bir gün araştırmalarım esnasında bir web sitesinde hidrojen enerjisi ile ilgili bir haber yazısına denk geldim. Başlık oldukça ilgi çekiciydi. Şöyle yazıyordu “Geleceğin enerjisi Hidrojen yakıtı ile tanışın!” Haberi okuduktan sonra hidrojen enerjisi ile ilgili detaylı aramalar yaptım. Karşılaştığım manzara ise geleceğin enerjisi denmesine rağmen henüz dişe dokunur bir uygulama alanı kendisine bulamamıştı. Bende kararımı o an verdim. TÜBİTAK için göndereceğim proje hidrojen enerjisi ile ilgili olmalıydı. Ne de olsa gelecek vadeden ve çok çalışma olmayan bir alandı. Bu durum zannediyorum beni içine çekti ve başladım derin araştırma serüvenine. Konu belli olmuştu ama nasıl bir proje yapacağıma henüz karar verememiştim.

Hidrojen enerjisinin Türkiye için önemini araştırırken Karadeniz’in 200 ile 1000 metre kadar altında yer alan hidrojen sülfür yatakları ile ilgili bir makaleye denk geldim. Türkiye için önemli bir enerji kaynağı olduğuna değiniliyordu makalede. Fakat gerçek bir deneme yapılmış sistem yoktu. Tasarımlanmış bir projede. Artık yapacağım projeden kesinlikle emindim. Hidrojen sülfürden hidrojen üretip bunu çeşitli alanlarda kullanacak bir proje yapmaya karar verdim. Fakat lise öğrencisi olmam ve o dönemlerde hidrojen sistemlerinin maliyetinin yüksek olması teorik çalışmadan pratiğe geçişimi oldukça zorlaştırıyordu. Teorikte olsa bilimsel yanı oldukça kuvvetli bir proje hazırlamayı başarmıştım gecelerimi gündüz ederek. Proje dosyalarımı tamamlayıp TÜBİTAK’a yolladım. Aradan bir süre geçti, değerlendirmeler yapıldı. Hakem değerlendirmesi neticesinde finale kalamadığımı bir e-mail ile aldım. Bir anda hevesim yol oluvermişti. Gelen e-mailde neden projenin finale kalamadığına dair bir yazı vardı. Yazıda projenin konusunun oldukça ilgi çekici olduğu ancak teorik olması ve deneysel bir çalışma olmaması nedeniyle final aşamasına uygun bulunmadığını aktaran bir yazı vardı. İşte ilk
kırılım noktam bu anda oluştu.

Kendi kendime bir söz verdim o gün. Bir gün gelecek o projede yazdığım sistemi gerçek olarak üretip çalıştıracağım diye. Zaman geçtikçe bu tutkum katlanarak büyüyordu. Fakat çevrem de boş durmuyordu bu arada. TÜBİTAK’tan elde ettiğim başarısızlık benim daha da projeme sarılmamı sağlarken çevrem de beni projemden uzaklaştırmak için baskı kuruyordu. Başımıza icat çıkarma, bırak bu boş işleri, ülkeyi sen mi kurtaracaksın… vb. söylemeler sürekli dönüp bana çarpıyordu. Bir umutsuzluk hali çökmüştü resmen karabasan gibi üstüme. Gerçekten de boş işlerle mi uğraşıyordum? Bu konuyu bile düşünmeye başladım. Derken lise bitti üniversite başladı. Bendeki hidrojen ateşi hala gür bir ateşle içimde yanıyordu. Ama üniversite ortamında da aradığımı bulamadım. Mühendislik bölümü okumama rağmen üniversite hocalarım iyi bir mühendisin sadece ders çalışarak ve sınavları başarıyla geçerek olabileceğini bana dayatıyorlardı. 2018 yılında ilk TEKNOFEST gerçekleşmişti. O dönem okulu bitirme telaşım ve alttan kalan derslerimi temizleme kabusuyla boğuştuğum için ne kadar istesem de yarışmalara başvurumu gönderememiştim. 2019 yılında düzenlenen ikinci TEKNOFEST etkinliğine ise İnsanlık Yararına Teknolojiler Yarışmasından başvurumu yaptım. Değerlendirme sonucunda finale davet edildim. O sene Atatürk Havalimanında düzenlenmişti. O kadar coşkulu bir ortam vardı ki. Artık birileri başımıza icat çıkarma demek yerine hadi gel nolur başımıza icat çıkar bizde seni destekleyelim diyordu. Anladım ki artık TEKNOFEST ile hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Prototipi olmasa bile fikirler bile değer bulup ödüllendirilebilecek. Motivasyonumuzu yükselttik ekip arkadaşlarım ile ve o çılgın kararı verdik. Şirket kurup Türkiye’de yerli hidrojen teknolojilerini üreteceğiz diye haykırdık TEKNOFEST’in bittiği akşam. Öyle de oldu vakit kaybetmeden şirketimizi kurduk. Ürünlerimizi geliştirmeye başladık. Ama hala hidrojen enerjisi ile ilgili bir ortam yoktu ülkemizde. Projelerimiz bürokrasi engeline takılıyor bizde tökezliyorduk. Ama asla pes etmedik. Çünkü ben daha lisedeyken bir söz vermiştim. Yıllar geçti finansman bulmakta zorlanmaya başlamıştım. Bir patentimi Amerika’dan bir firmaya satmak zorunda kaldım. Elde ettiğim parayla da şirketimi ayakta tutarak ürünlerimi geliştirmeye karar verdim. Bu serüvende ayakta kalıp yıkılmamamızın en büyük etkisi ailelerimizin hiç bitmeyen desteği oldu. Yeri geldi bizi sözlerle motive edip motivasyonumuzun düştüğü yerden ayağa kaldırdılar. Yeri geldi paraya sıkıştığımızda bizlerin ilk yatırımcısı oldular. Belki de çoğu girişimcinin ilk yatırımcısı ailesidir. TEKNOFEST sonrası başlayan yolculuğumuz 2022’de TEKNOFEST Girişim Programı ile kesişti. TEKNOFEST yarışmalarında yarışmış bizim gibi sonrasında şirketini kurarak ürünlerini ticarileştiren firmaları destekleyip bir üst levele sıçramasını sağlamak adına güzel bir girişim programı hayata geçirilmişti. 1.Dönem Ön Kuluçka Girişimi olarak programa dahil olduk. Bir yandan TEKNOFEST Girişim Programı sürecinde alanında uzman eğitmenlerden eğitim alıp şirketimizi büyütmeye çalışırken bir yandan da kendimizi tanıtacak yarışmaları araştırıyorduk. O sırada Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE kulübü tarafından düzenlenen Yıldızlı Projeler Yarışmasına denk geldik ve hemen başvurumuzu yaptık. Final günü yapılan değerlendirmeler sonrasında startup kategorisinde birincilik ödülü almaya hak kazandık. Motivasyonumuz ve ne kadar doğru bir iş yaptığımıza dair inancımız yeniden yeşermişti. Ödüllerden biri de YTÜ Yıldız Teknopark Kuluçka Programına dahil olmaktı. Şirketimizi YTÜ Yıldız Teknopark’a taşıdık. Burasının en önemli artılarından biri mobilite ekosistem üssü olarak seçilmesiydi. Bizde şirket olarak otomotiv ve mobilite sektöründe faaliyet gösteriyorduk. Dolayısıyla bizim için biçilmiş kaftandı burası. Ayrıca yatırımcılara ulaşma ve yıldız prototip atölyesi sayesinde çoğu kritik parçayı ürettirebilme imkanlarına sahip olduk. Gelelim Teknofest Girişim Programı 1.Döneme. Uzun soluklu bir eğitim ve mentörlük sürecinin ardından programı başarıyla tamamlayarak mezun olduk. Programdan mezun olan girişimler aynı zamanda nakdi desteğinde sahibi oldu. O sırada kafamda bir proje vardı. Yazın ofise gidip gelmek için aldığım elektrikli scooterun dertleri hiç bitmiyordu. 8 saat şarjda kalıyordu ve genelde akşamları şarj ettiğim için şarj aletinin uğultulu sesine maruz kalıyordum. Bu da beni uyutmuyordu. Ayrıca ofis konumum Ataşehir olduğu için Kayışdağının o taraflarından geçerken yokuşlarda scooteru taşımakla uğraşıyordum. En büyük sorunu kargocunun eve kargomu bırakmayıp kargo şubesine geri götürdüğü gün yaşadım. Normal şartlarda güzergahım belli olduğu için şarjım evden ofise ofisten de eve gidip gelmeme yetiyordu. O gün ekstra dönüşte kargo şubesine de uğramam gerekti. Bu beklenmedik rota değişikliği sonucu elektrikli scooterumun şarjı bitti ve eve kadar yanımda sürüklemek zorunda kaldım. O akşam kafaya koydum bu sorunları çözecek bir scooter yapmalıydım. Çünkü bu sorunları sadece ben değil tüm elektrikli scooter kullanıcıları yaşıyordu. Girişimcilikte en temel kural acı ne kadar büyük ve geniş kitleleri etkiliyorsa geliştirilecek çözümün başarısı o kadar etkili olurdu. Uzun bir düşündükten sonra hidrojenli scooter yapmaya karar verdim. Ertesi gün konuyu şirketteki ekibime açtım. Herkesi heyecanlandırmıştı. Araştırmalara başladık ve daha önce böyle bir çalışmaya rast gelmedik. Bu gerçek olur ve ticarileştirilebilirse önemli bir noktaya ulaşır kanatindeydim.

Çalışmalara başladık. Zaten 2019’dan beridir hidrojen teknolojileri alanında belli bir know-how oluşmuştu. Hidrojen sistemini scootera entegre etmek zor olmayacaktı. Fakat atladığımız bir şey vardı dünyada örneği olmayan bir konu çalışmanın bazı bedelleri vardır. İnsanları ikna etmek oldukça zordur o konularda. Bu proje için yeterli finansmanımız yoktu bu noktada yatırımcılara bu projeyi anlatmaya ve finansman bulmaya çalıştık. Her kapı yüzümüze kapanıyordu. Bu bir hayal, olmaz bu proje, ne gerek var hidrojenli scootera, elektriklilerle rekabet edemez… vb. yorumlar geliyordu. İkinci kırılım noktamızı yaşamak üzereydik. O kadar çok dalga geçilmeye başlanmıştı ki artık şu söz yayılmaya başlandı girişimcilik ekosisteminde “Hidrojenli scooter meselesi Erhan DEMİRCİOĞLU’nun fantezisidir!” Ekip olarak baktık ki hidrojenli scooter meselesi marka değerimize zarar veriyor. Bizde sunumlarımızdan kaldırdık ve bir daha kimseye bu konudan bahsetmedik. Ama ekip olarak gizli gizli çalışmaya devam ettik bu konuda. TEKNOFEST Girişim Programı 1.Dönem’den aldığımız desteğin bir kısmı ile bu projeyi fonladık. 1 yıl gece gündüz demeden sabırla çalışmalarımıza devam ettik. Büyük sistem yapmak her zaman kolaydır donanım ürünlerinde. Ne de olsa alan ve ağırlık gibi konularda bir kısıtlamanız olmuyor. Ama iş scooter gibi her şeyi en ince detayına kadar hesaplamanız gereken bir konuya gelince geceler gündüze gündüzler ise geceye durmaksızın dönebiliyor. Bir çok fail denememiz oldu bu 1 senelik ar-ge sürecimizde ama asla yılmadık. Çünkü biz başarılı olursak bir alanda ilki yapmış ve o alanın öncüsü olma şansını yakalamış olacaktık. Motivasyonumuzu sağlayan hep bu konu olmuştur. 1 yıllık ar-ge sonucunda ilk deneme testine geldi sıra. Hepimiz ekipçe çok heyecanlıydık. Gazı vermemiz ile birlikte hidrojen gazı elektriğe dönüştü ve elektrik motoru hareket etti. O an gözyaşlarımı tutamadım. Bir mühendis için en tatmin olduğu an kafasında tasarladığı sistemin gerçekte de sorunsuz çalıştığını görmektir. O an benim için inanılmaz bir tatmin duygusu oluşturdu. Gece gündüz demeden çalışılan emek ve belkide en önemlisi çoğu kitle tarafından hayal olarak nitelendirilen şey gerçeğe dönüşmüş gidiyordu. Sonrasında pek çok test yaptık. Günün sonunda 5 dakikada şarj olan, tek depo hidrojen gazıyla 60 km menzil sunan ve her türlü dik yokuşu çıkabilen bir scootera sahip olabilmiştik. Artık geceleri şarj olurken sesinden uyutmayan, şarj olması için saatlerce beklememe gerek kalmayan, yokuşlarda sürükleyerek kendime eziyet etmediğim, kargom şubeye geri dönse de scooterumla rahatça gidip alabildiğim bir seviyeye kavuşmuştum. İşte gerçek bir scooter deneyimi buydu. Önce hayal kurup sonra yola çıkıp yoldan da asla geri dönmemenin mükafatı buydu. Bizi başarıya götüren en önemli şey ise zihinlerdeki engele takılmadan ekip ruhuyla bir olup yolumuza devam etmemizdi. Geliştirdiğimiz scooteru tanıtmak adına basında bir haber yaptırdık. Geliştirme sürecinde yaşadığımız zorluklardan dolayı her ne kadar endişeli de olsak insanların bu başarıyı bilmesini istiyorduk. Haberimiz öyle bir yayıldı ki. Organik şekilde büyük etkileşim aldı sosyal medyada gündem oldu. Birçok ülkeye yayıldı. Dilden dile çevrildi. Okyanus ve kıtaları aştı. İşte gerçek bir inovasyonun yapamayacağı şey yokturun en güzel örneği. Bu başarıda TEKNOFEST Girişim Programının büyük desteği oldu. Hem aldığımız eğitimlerle krizleri yönetebildik. Hemde maddi destekle hidrojenli scooterumuzun ar-ge çalışmalarını fonlayabildik. Başarı sadece nakdi finansmanla değil motive eden insanların sizlere dokunuşları ile oluşur. Çünkü para bir şekilde bulunuyor ama size inanan insanlar ise ender bulunuyor. İşte TEKNOFEST Girişim Programı bizi sadece finansmanla değil milli teknoloji hamlesi ruhu ve motivasyonu ile başarıya taşıdı. Teknofest Girişim Programı 1.Dönem sonrasında elde ettiğimiz gelişim değer gördü ve bu sene 2.Dönemi düzenlenen TEKNOFEST Girişim Programında Hızlandırma Girişimi olarak ikinci kez yer alma şansını yakaladık. Hidrojenli scooterumuzu daha da üst noktaya taşımak ve ihracat yapan bir firma olmak için özel bir eğitim ve mentörlük sürecinden geçerek başarılı bir şekilde mezun olduk. Yine bu sene de nakdi finansman desteğinin de sahibi olmaya hak kazandık. Bundan sonra ki hedefimiz aldığımız bu destekle ülkemizin adını uluslararası arena da başarıyla duyuran ve ihracatlarımızla ülke ekonomimize değer katan bir firma olmak. Bunu başaracağımıza inancımız tam çünkü bir TEKNOFEST ruhuyla yetiştik.

 

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close