Nesnelerin interneti akımının dünyayı değiştirecek potansiyele sahip olduğunu biliyoruz fakat bunun gerçekleşmesinin önünde duran büyük bir engel söz konusu. Cihazlar birbirlerinin varlığından habersiz ve bağımsız olarak çalışıyor. Birlikte çalışması gereken cihazlar bile bunu sorunsuz gerçekleştiremiyor. Nesnelerin internetinin tüm potansiyelini ulaşılabilir kılmak için, işbirliğini ve açık kaynağı zorunlu kılan yeni bir aydınlanma çağının başlatılması kaçınılmaz. Bu çağı başlatacak şey ise cihazlar ve platformlar arasındaki iletişimin standardizasyonu ve kolay kullanılabilir kullanıcı arayüzleri olacak.

Günümüzde bağlantılı bir cihaz geliştirilen girişimlerin halihazırda birbiriyle çekişen platformlar, ağlar ve protokoller arasından seçim yapması gerekiyor. Google’ın Brillo’su, Apple’ın HomeKit’i, Zigbee, iBeacon, AllJoyn, Bluetooth Low Energy, 6LoWPAN ve RFPID akla ilk gelenler.

Bugün tüm akıllı cihazlarda bulunan yegane fiziksel bağlantı standartı haline gelen USB benzeri bir orta yolun akıllı nesnelerin iletişimi için de uygulanması gerek. Üstelik, son yıllarda satışa sunulan akıllı nesnelerin artışıyla bu ihtiyaç artık iyiden iyiye kendini hissettiriyor. Teknoloji devleri ise termostatlardan otomobillere, televizyonlardan su borularına kadar insanları çevreleyen her nesneyi kapsayacak bu yeni trendin standardını belirleyen firma olmak uğruna şimdilik inatlaşmaya devam ediyorlar.

Nesnelerin interneti akımının büyük bir sıçramayla yakın geleceğin en büyük pazarlarından olacağını öngören araştırmalar artık sayılamayacak kadar çok hale gelmişken; akıllı cihazlar arasındaki iletişimin standarda oturmasını sağlayacak motivasyon kaynağı ‘kuraklık’ olabilir.

Vadiye ateş düştü

Silikon Vadisi’ne de ev sahipliği yapan ABD’nin en kalabalık eyaleti Kaliforniya, dört yıldır sıkı bir kuraklıkla mücade ediyor. Yaşanan acil durum, özellikle nesnelerin interneti dikeyinde tarım teknolojilerinin gelişmesinde itici güç rolü üstleniyor.

En büyük tarım araçları üreticilerinden John Deere, en yeni araçlarında kullandığı sensörler ile toprağı analiz ediyor ve çiftçilere nereye ve ne zaman ekim yapmaları gerektiği konusunda destek oluyor. IBM’in geliştirdiği akıllı şehir teknolojileri ise AT&T’nin LTE ağını kullanarak yeraltı borularında ve kanalizasyon şebekelerinde yaşanan sızıntıları belediyelere bildiriyor.

Kuraklık gerçek bir sorun ve böylesi kritik bir sorunu yalnızca kâr amacı uğruna çözmekten geri durmanın getireceği tepki, teknoloji devlerinin göze alamayacakları kadar sert olacaktır. Bu nedenle, halihazırda firmaların bireysel olarak küçük çözümler sunduğu kuraklık sorunu, daha büyük işbirliklerinin ve dolayısıyla bağlantılı nesneler için çoğunluğun benimsediği bir standardın doğmasını sağlayabilir.

Girişimler de kuraklık sorununu çözmek uğruna yazılım ve donanım alanında yenilikler yaratıyor. Büyük veri, otomasyon ve nesnelerin interneti trendlerinin ahengiyle ortaya çıkan ürünler, yalnızca yaşamı iyileştirip kolaylaştırmıyor; ekonomiyi etkiliyor ve sürdürülebilir bir dünya idealini yaşatmayı mümkün kılıyor. Bu tarafta ilginç yaklaşımlar olduğu görülüyor; CropX CEO’su Isaac Bentwich, “Düzgün yazılım ve donanım entegrasyonu açısından tarımın Apple’ı, nesnelerin interneti aracılığıyla ulaşan verileri kullanmak ve işlemek açısından da tarımın Google olmak istiyoruz.” diyor. Umudumuz ise girişimlerin devlerin yalnızca iyi yanlarını devşirmesi.

Nesnelerin interneti dendiğinde akla ilk gelen alan olmasa da, bu trendin tarım teknolojilerinde kullanımı büyük bir artış eğiliminde. AgFunders, 2015’in yalnızca ilk yarısında tarım teknolojileri geliştiren girişimlere 2,06 milyar dolar değerinde 228 yatırım yapıldığının altını çiziyor. Bu yatırımların 525 milyon dolarlık bölümü ise su tasarrufu ve sulama teknolojileri geliştiren girişimlere yapıldı.

2020’de 25 milyar cihaz internete bağlı olacak

Ne kadar çok cihaz birbiriyle bağlantıya ve iletişime geçerse, elde ettiğimiz verilerin kalitesi artar ve bu verilere dayanan sistemler daha işlevsel hale gelir. Büyük veri teknolojileri sayesinde artık bu verilerin boyutu da bir sorun olmaktan çıktı.

Gartner’a göre şu an dünyada 5 milyar civarında bağlantılı cihaz var ve 2020 yılına gelindiğinde bu sayı 25 milyara ulaşacak. Bağlantılı cihazlar, akıllı güvenlik sistemlerinden buzdolaplarına, akıllı ampullerden kandaki glukoz seviyesini ölçen lenslere kadar artıyor. Evin dışına çıktığımızda ise sağlık özelinde nesnelerin internetine odaklanıldığı görülüyor; MarketResearch.com’a göre 2020 yılında bu pazar 117 milyar dolar hacme ulaşacak.

Nesnelerin internetinde yaşanması beklenen yeni dönem, cihazlar ve sistemler arasındaki iletişimi güçlendirecek, açık kaynak sayesinde cihazlar toplanan verileri ihtiyaçlarımız doğrultusunda en iyi şekilde kullanabilecek. Yeni dönemin en büyük ve en heyecanı verici vaadi ise nehirler gibi akan verilerin artık aksiyonları tetikleyebilecek olması.

Standardizasyon yoksunluğu yüzünden cihazlar birbirleriyle konuşamıyor ve veri gerçek potansiyeline ulaşamıyor. Akıllı sistemlerimiz birbirlerini anlama kabiliyetinden yoksunlar. Oysa tüm şartlar elverişli durumda; nesnelerin interneti için küresel bir kumandamız bile var: Akıllı telefonlar.

Firmaların nesnelerin interneti alanında geleceği parselleme isteği, herhangi bir platformun yükselişinin önündeki en büyük engel konumunda. Ne zaman ki birkaç dev bir araya gelip, geleceği adil paylaşmayı kabul eder, işte o zaman birbirlerini anlayabilen gerçekten akıllı sistemlere sahip olabiliriz.

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close