Konuk Yazar: Barışcan Güngör

İçinde bulunduğumuz son yıllarda, teknoloji meraklılarını epeyce heyecanlandıran gelişmeler yaşanıyor. Gartner’ın 2021 stratejik teknoloji trendleri raporuna baktığımızda, bizi bekleyen yeni nesil gelişmelerin üç ana grupta toplandığını görüyoruz: İnsan odaklı, lokasyon bağımsız, esnek ve dayanıklı. Hepsinin ortak noktaları ise yapay zeka ve otomasyon ile dağıtık ve adem-i merkezi (merkezi olmayan) mimariler. Bunlarla birlikte özellikle yazılım alanında, hem son kullanıcıların hem de geliştirme uzmanlarının hayatını kolaylaştıracak çözümlere her gün bir yenisi daha ekleniyor dersek mübalağa etmiş olmayız.

Bilgisayar başına geçtiğimizde yaptığımız işlerin bazıları sezgisel ve yorum gerektirirken, bazıları da prosedürel ve sürekli yinelenen işlerden oluşuyor. Tekrarlanan rutin görevleri otomatize ederek yaratıcılığımızı konuşturabileceğimiz işlere daha fazla odaklanmamıza yardımcı olan, yani bizlere zaman üreten yazılımlar oldukça popülerleşiyor. Bu yazılımlar genellikle Otomasyon adı verilen bir kategoride incelenmekte. Yazılım teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte otomasyon yetenekleri de oldukça ilerledi ve insanları taklit edebilen yazılım robotları, başka bir deyişle RPA (Robotic Process Automation – Robotik Süreç Otomasyonu) çözümleri, birçok sektörde kullanılmaya ve yaygınlaşmaya başladı.

Dijital yardımcı (Digital Assistant) uygulamalar sadece RPA gibi, insanın yaptığı prosedürel bir görevi birebir taklit edebilen, çözümlerle sınırlı değil. Yapay zekanın, özellikle derin öğrenme algoritmaları ile bir nevi sıçrama ile kendi sınırlarının ötesine geçtiği ve GPT (Generative Pre-trained Transformer – Üretken Ön İşlemeli Dönüştürücü) ile tanıştığımız heyecan verici bir döneme şahitlik ediyoruz. Bazılarımızın bildiği gibi Elon Musk‘ın da kurucularından olduğu OpenAI tarafından geliştirilen GPT-3 ile yapay zekanın kendi elinden yazdığı makaleleri ve yine yapay zeka tarafından bu makalelerin farklı dillere otomatik olarak çevrildiği haberini şaşkınlıkla okumuştuk. Bunun üzerine yine geçtiğimiz sene aynı kuruluşun, artık yapay zekanın bizler için yazılım da geliştirebileceği duyurusunu büyük bir merakla karşıladık. Henüz emekleme evresinde olsa da internette bazı tanıtımlara (demo) ulaşmak ve denemek mümkün. Esprili bir ilgi çekici örnek denemek isterseniz, hadi bana karpuza benzeyen bir buton yarat, diyebilirsiniz. Şimdilik bunun İngilizce dilinde yapılabildiğini ve daha yolun başında olduğunu belirtmekte fayda var. Otomasyon ve yapay zekanın bir araya gelerek yeni bir alan oluşturduğunu görmek ve bu teknolojilerin hızla ilerlemesi tüm dünyayı oldukça etkiledi.

Gelinen noktayı belki de en güzel betimleyen ve özetleyen OpenAI ve Github‘ın birlikte yaptığı en son duyuru oldu. Verilen son müjde de artık, yazılım geliştirme yolculuğunda sanki size yol arkadaşlığı yapan, hatta daha ötesinde tam yanı başınızda size yol gösteren ve birlikte kod yazdığınız bir yapay zekanın bizlere sunulduğunu görüyoruz: Github Co-pilot. Github, çoğumuzun bildiği gibi yakın zamanda Microsoft tarafından satın alınan, milyonlarca yazılımcının ürettiği milyarlarca satır programı içeren bir kod havuzu, yazılım barındırma platformu. Co-pilot ise işte bu milyarlarca satır kodun GPT-3 algoritmaları ile analiz edilmesi ve eğitilmesi ile ortaya çıkan yapay zeka tabanlı bir araç. Betik tabanlı dillerden, derlenebilen dillere kadar bir düzine programlama dilini öğrenmiş, bilen ve sizinle bu dillerde konuşabilen bir dijital yazılımcı. Öyle bir yazılımcı ki, siz onunla kod geliştirdikçe kendisini eğitmeye ve geliştirmeye devam ediyor. Başka bir deyişle, ne kadar çok yaygınlaşıp kullanılırsa, o kadar güçlenecek ve daha akıllı hale gelecek.

Bugünün fotoğrafını iyi çekerek hangi alanlarda nasıl çözümler üretmek değer yaratır, bu değeri oluştururken çözümü hangi teknolojilerle hayata geçirmek en anlamlı ve verimli olanıdır, ısrarla üzerine düşünmek, girişimcileri farklı kılan ve diğerlerinden ayıran, geliştirilebilen ve önemli bir yetenektir. Yarının gerçekleri, bugünün hayallerinden doğar. Hayalleri güçlü ve öngörüsü yüksek olanlar geleceği inşa eder. Geri kalanlar ise bu baş aktörlerin doldurduğu sahneye uzak, seyirci koltuklarıyla yetinir. Kendilerini bu yönde geliştiren girişimciler yetiştirmek, ülke olarak dünyada örnek etkin bir aktör olabilmemiz için kaçınılmazdır. Bu yazıda değinemediğimiz daha birçok yeni nesil teknoloji, akım ve ekol bizler için bir fırsat olarak önümüzde duruyor.

Konuk Yazarımız Barışcan Güngör Hakkında:

Yazılım tasarımı ve sistem mimarisi alanlarında, eBay, Turkcell gibi kurumlarda 15 yılı aşkın deneyim kazandıktan sonra, Amazon AWS Çözüm Ortağı olan inovasyon firması Originium Teknoloji‘de Kurucu Ortak ve CEO görevinde çalışmaya devam etmiştir. Yapay zeka tabanlı SaaS (NVidia Inception Üyesi), Mobil tabanlı B2C pazaryeri ve Blockchain üzerine farklı girişimler kurmuş, yatırım yapmış ve yönetmiştir. Gönüllü mentor olarak girişim ekosistemine katkı sağlamaktadır. Yıldız Teknik Üniversitesi ve Cardiff Üniversitesi Matematik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimleri lisans, Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Boğaziçi Üniversitesi’nde doktora kapsamında Yapay Zeka ve Blockchain alanlarında akademik çalışmalarına devam etmekte, Java ve Veri Madenciliği derslerini vermektedir.

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close