Basit düşünmek oldukça önemli bir konsept ve sıkça verilen girişimcilik örneklerinin temel yapı taşlarından birini oluşturuyor. Birkaç örneği ele alarak bu yaklaşımı inceledik.

Sıkça hatırlattığımız üzere insanların/kurumların en temel sorunlarını basit yöntemlerle çözüme kavuşturmak, oldukça kârlı ve ilginç iş fikirleri doğurabilir. Apple’ın iPhone telefonlarını sökmeye yarayan bir robot, bardaktaki içeceğin dökülmesine izin vermeyen bir bardak ve kendi bağcığını kendi bağlayan bir ayakkabı, bu düşünce yolunun son zamanlarda karşılaştığımız örneklerinden.

Liam adlı robot Apple’ın eski telefonlarını kolayca bileşenlerine ayırmaya (ve doğal olarak bu bileşenlerin başka ürünlerin üretilmesinde kullanılmasını kolaylaştırmaya) yarıyor. Kısıtlı kaynaklara sahip dünyamızda kullandığımız kaynakların daha etkin ve doğaya zararı olmayan biçimde, hem de oldukça hızlı bir şekilde yeniden kullanıma sunan Liam adlı robotun yaratılmasının arkasındaki neden oldukça basit: telefonlar birleştiriliyorsa, süreci tersine döndürerek parçalarına da ayrılabilir. Bu işlemin geleneksel geri dönüşüm yöntemleriyle yapılmasındansa makineleştirilmesi ve otomatik olarak, hiçbir parça zarar görmeden ve yeniden kullanılabilir biçimde yapılması oldukça önemli ve güzel bir gelişme. Sizce de toplama bandı sürecinin tersine döndürülüp “ayırma bandı” olarak yeniden yapılandırılması oldukça basit ve aynı zamanda etkili bir gelişme değil mi?

Başka bir bağlamda, ayakkabı bağcığı bağlamanın çocuklar ve bazı yetişkinler için (mesela disleksi hastaları ya da birtakım nedenlerden dolayı parmaklarını kaybetmiş/nitelikli biçimde kullanamayan kişiler) bir sorun olabiliyor. Nike’nin yeni çıkardığı ayakkabılar bu sorunu tamamen bertaraf ediyor ve kendi bağcıklarını kendi bağlıyor. Özellikle telaş içinde olduğunuz bir durumda ne kadar işe yarar bir çözüm olduğunu düşünün. Üstelik bağcıklara takılıp düşme tehlikesi de yok. Pekiyi, bir ayakkabının kendi bağcıklarını kendi bağlaması çok mu karmaşık bir düşünce? Aslında “şeytanın aklına gelmez” denecek bir düşünce değil, değil mi?

Yine hayatın içinden bir örnek verecek olursak hepimiz masada duran bir bardağa çarpıp içindeki içeceğin masaya/bilgisayarımıza/telefonumuza dökülmesine neden olmuşuzdur. Bir bardak olsa ve bu sorunun üstesinden gelse? Kaliforniya merkezli Super Duper Studio tarafından tasarlanan Saturn adlı bardak tam da bu işe yarıyor. İskandinav ve İtalyan bardak tasarım tekniklerini kullanarak geliştirilen Saturn (aslında hepi topu bir bardak!) içindeki içeceklerin masaya dökülmesine izin vermiyor. Böylece bir sorun daha çözülmüş oluyor.

Bir bardak ve bir robotun kesişim noktası ne olabilir diye düşündüğünüzde ise karşınıza çıkan sonuç belli: İkisi de basit düşünce ürünü! Yani ne girişimci olmak için, ne de dünya üzerinde yaşayan hemen herkesin ortak sorunlarına çözüm getirebilmek için karmaşık, içinden çıkılamayacak kadar detaylı bir çözüm geliştirmek gerekmiyor, bazen bazı süreçleri tersine düşünmek ya da fiziğin temel kurallarını ürününüzde/çözümünüzde kullanmanız böyle basit ancak bir o kadar kullanışlı sonuçlar doğurabiliyor.

Bu nedenle bir başlangıç noktasına ihtiyacınız varsa basit düşünerek işe koyulabilirsiniz. Malum, zaman basit düşünme zamanı.

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close