Yerleşik düzene geçmemizi ve gelişimimizi sağlayan en önemli unsurların başında tarım geliyor. Şehirlerin kurulması ve insanların topraktan uzaklaşması ise endüstriyel tarımın miladı olarak düşünülebilir. Öyle ki kendi yiyeceğini üretmeyen milyonlarca insanın gıda maddelerine ulaşması ancak kendi yerine tarım yapan insanların bu uğraşlarını bir mesleğe dönüştürmesiyle mümkün olabilirdi.

Birleşmiş Milletlerin öngörüsüne göre 2050 yılında dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşması bekleniyor. Bu da demek oluyor ki şehirleşmenin arttığı ve dolayısıyla kırsal nüfusun azaldığı dünyamızda gıda ihtiyacımızı karşılamak üzere yeni tarım teknolojileri geliştirmemiz gerekiyor.

Gıda Üretimi Artmaya Devam Edecek

Birleşmiş Milletlerin bir diğer öngörüsüne göre önümüzdeki 30 yıl içerisinde tarım üretimi %70 oranında artacak. Mevcut durumda bu rakam neredeyse bir dünya daha besleyeceğimiz kadar bir yiyecek üretimi olacağı anlamına geliyor.

Uzak bir gelecek gibi görünse de Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre beklenen insan ömrünün 70 yaşın üzerine çıktığını göz önüne alırsak, 30 yıl sonrası bugün 40 yaşında olan bir insanın erişebileceği bir gelecek olarak görünüyor.

Önümüzdeki dönemde özellikle iklim değişikliğinin etkilerinin de tarım sektörünü ciddi anlamda etkiyeceği düşünülüyor. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda özellikle büyük üreticilerin Nesnelerin İnterneti gibi üretim kapasitesinde artırabilecek analiz yeteneği güçlü yöntemlere yöneldiğini görüyoruz.

Tarımda İleri Teknoloji Kullanımı

Üreticiler tarım alanlarına yerleştiren sensörler vasıtasıyla toprağın özellikleriyle ilgili asidite, sıcaklık gibi verimliliği etkileyebilecek birçok veriye ulaşma imkânına sahip. Bunun yanında akıllı telefonlar vasıtasıyla ekipman kontrolü, mahsullerinin mevcut durumu ve stokların kontrol ve takibini yapmak mümkün. Dronelar tarlaların havadan görüntülenip tetkik edilmesi ve ürünleri takip etmek için kullanılabiliyor. Ayrıca internete bağlanabilen sürücüsüz traktörler vasıtasıyla bir çiftçinin zamanını farklı işlerle değerlendirmesi de mümkün.

İç Mekânlarda Tarım Uygulamaları

Çiftçilerin daha az su ve kimyasal kullanarak, hava değişikliklerinden daha az etkilenerek daha sağlam ürünler üretmesini sağlayacak bir başka yöntem de iç mekân tarımının yaygınlaşmasından geçiyor. Sıcaklık, nemlilik gibi temel faktörlerin tamamen kontrol altında tutulmasını sağlayan iç mekân tarım uygulamaları pazarının 2022 yılında 40 milyar dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor.

İç mekan tarım uygulamalarında alanı dikey olarak kullanan yöntemlerde mevcut. Bu yöntemle yatay düzlemde hektarlarca alana ihtiyaç duyulan bir hasat miktarını çok daha düşük alanlarda almak mümkün olabiliyor. Hem de yapay zekâ yardımıyla ideal çevre koşulları sağlanarak, bitkinin ihtiyacı olan gece ve gündüz sıcaklığını, ihtiyaç duyduğu karbondioksit miktarını hesaplamak da mümkün.

Özellikle nakliye sürecinde hem maliyet hem de çevresel etkileri en aza indirgemek için kullanılan yöntemlerden biri de şehir içi üretim metotları. Ticari konteynerlerin içine kurulan şehir içi seralar vasıtasıyla 10 kilometre çapında yüzlerce perakendeciye ulaşmak mümkün olabiliyor.

Tarım teknolojisinin önümüzdeki yıllarda tamamen şehirlere yönelik geliştirileceğiniz söylemek doğru olmayabilir ancak iklim etkisinden arındırılmış ve daha az su harcayarak, tarım ilaçlarına ihtiyaç duyulmadan izole ortamlarda yapılan tarım uygulamalarından elde edilen veriler geleneksel tarımcılık yöntemleriyle birlikte çalışarak ihtiyacımız olan gıdayı sağlamamızda önemli bir adım olacak gibi görünüyor.

Kaynaklar:
https://www.forbes.com/sites/briankateman/2020/07/14/is-the-future-of-farming-indoors/?sh=225bd3322cc0
https://www.businessinsider.com/smart-farming-iot-agriculture

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close