Stres çalışanları öldürüyor!

Girişimciliğin harika yanlarından birisi girişimciye değiştirme olanağı sunmasıdır. Hem kendisi, hem de dokunmayı başardığı çalışanları ve müşterileri için. Ve iş stresini artık ortadan kaldırmanın vakti gelmiş olabilir.
Harvard ve Stanford üniversitesi araştırmacıları, stresli çalışma ortamlarının çalışanların ömrünü ‘üç yıla kadar’ kısalttığını ortaya koydu.
Araştırmacılar, iş yerinde insanları strese sokan 10 stres etkenini inceledi. İncelemeye tabi tutulan stres etkenlerinden bazıları şöyle sıralanıyor; uzun çalışma saatleri, iş yerindeki çatışmalar, sigorta avantajlarından yoksunluk ve ekonomik güvensizlik. Bu stres etkenleri ‘çevresel etkenler’ olarak tanımlanıyor ve her birinin işverenin kararları sonucunda ortaya çıktığı belirtiliyor.
Stanford Üniversitesi profesörlerinden iş teoristi Jeffrey Pfeffer, tüm bu stres etkenlerinin bilinçli bir işveren tarafından ortadan kaldırılabileceğinin altını çiziyor.
Hepimiz çalışma ortamlarındaki stresin varlığından haberdarız. Fakat Pfeffer’a göre, hangi stres etkenlerinin doğrudan sağlımıza etki ettiği konusunda bilinçsiziz. “Bunlar tıpkı pasif içicilik gibi sağlığımıza zararlı” diyen Pfeffer, işverenlerin çalışma ortamındaki stres etkenlerine karşı duyarlı olmaları ve bunları azaltmanın yolunu aramaları gerektiğini belirtiyor. Bunu yalnızca daha verimli bir iş ortamı için değil, daha sağlıklı çalışanlar için yapmalılar.
Güvende olmamaya dayalı stres
İşten çıkarmalara dayalı işsizlik, iş ilintili stres etkenleri arasında ömrü en kısaltan etkiye sahip. Pfeffer, başka bir iş bulunması durumunda bile yaşanan güvensizlikten kaynaklı stresin kalıcı psikolojik etkiler bıraktığına işaret ediyor. İşin kaybedilmesi çalışanın yalnızca sağlık hizmetlerinden yararlanmasını zorlaştırmıyor ayrıca kendini ve ailesini geçindirmesini imkansız kalarak insanın başarısızlık sendromuna kapılmasına sebep oluyor.
Pfeffer’a göre şirketler insanları işten çıkarma konusunda çok aceleci davranıyor. “İşten çıkarmalar firmaların düşündüğünden çok daha keyfi yapılıyor.” diyerek durumu eleştiriyor.
İşten çıkarılmaktan korkmak bir ekonomik stres etkeni ve işveren isteyerek ya da istemeyerek böyle bir ortam oluşturduğunda buna ekonomik şiddet demek bile mümkün. Pfeffer, çalışanların stresini düşürmek isteyen firmaların korkuya dayalı olmayan sağlıklı iş ortamları yaratmaları gerektiğini söylüyor.
İş dışı stres
Sosyal yaşam ile profesyonel yaşam arasında yaşanan çatışma Pfeffer’a göre önemli bir stres etkeni. Profesör, çalışanların gerektiğinde ailelerine ve sosyal çevrelerine odaklanabilecekleri esnek bir çalışma ortamına sahip olduklarını bilmeleri, stresi büyük ölçüde azaltıyor.
İş yerinde gerçekleştirilen partiler gibi sosyal etkinlikler, firma kültürünü çalışanların kişisel yaşamlarından paylaşabildikleri bir şekle sokar. Burada ortaya çıkan sosyal etkileşim, çalışanların aidiyet hislerinin artmasının ve daha az stresle çalışmalarının önünü açar.
Uzun çalışma saatleri
Pfeffer, gerçekleştirdikleri araştırmada uzun çalışma saatlerinin büyük bir stres etkeni olarak öne çıktığını belirtiyor. İşverenler fazla çalışmayı engelleyerek veya en azından denge sağlayarak bunun üstesinden gelebilir. Pfeffer, mesai ücreti modelinin stresi azaltmadığı gibi inovasyon ve üretkenliği de artırmadığı görüşünde. Ona göre, çalışanın iş yerinde geçirdiği zaman yerine ortaya koyduğu işe odaklanmak bu stres etkenini ortadan kaldırabilir.