iOS ve Android için en iyi üçüncü parti klavye yazılımlarından birini üreten SwiftKey, bu yılın başında -söylentilere göre 250 milyon dolar karşılığında- Microsoft tarafından satın alınmıştı. Girişimin kurucularından ve baş teknolojisti Ben Medlock, Londra’da gerçekleştirilen RE.Work Deep Learning Summit’te girişimin öyküsünü ve sekiz yıllık serüvenden öğrendiklerini anlattı.

Bilmeyenler için, SwiftKey kullanıcıların dokunmatik ekranlı mobil cihazlarda daha hızlı yazmalarını sağlayan popüler bir mobil klavye uygulaması. Zamanla kullanıcısının yazma stilini öğrenerek, yazmak isteyebileceği bir sonraki kelime alternatiflerini tahmin ediyor. Sistem ayrıca çok sayıda üçüncü parti kaynaktan aldığı metinleri inceleyerek, popüler cümle kurgularını ve kelime kombinasyonlarını sürekli olarak öğreniyor.

Ününü çoğunlukla Android ve daha sonra iOS için geliştirdiği uygulamasına borçlu olan SwiftKey, perde arkasında yapay zeka, makine öğrenimi, doğal dil işleme alanlarında yoğun AR-GE çalışmaları gerçekleştirdi. SwiftKey yayınladığı SDK ile diğer girişimlerin de geliştirdiği servislerde onun teknolojilerinden faydalanmasına şans tanıyor.

Girişim, kuruluş tarihi 2008’den bu yana 20 milyon dolar civarında yatırım topladı. Yatırımcılar ile çalışan her girişim gibi, SwiftKey için de iki çıkış seçeneğinden birini tercih etme zamanı gelmişti; ya halka açılacaktı ya da satın alınacaktı.

“Biz bu işe, insanların yazmasına yardımcı olmak ve bu alanda karşılaştıkları sorunları çözmek için başladık.” diyen Medlock şöyle ekliyor, “Büyüdüğümüz ve yeni fikirler keşfedebildiğimiz sürece devam edecektik.”

SwiftKey gibi bir girişim için satın alınmak daha mantıklı bir seçenekti; asla piyasaları alt üst edecek milyar doalrlık bir işe dönüşmeyeceği belliydi. Gelgelelim, Microsoft ile görüşmelere başladıkları sırada çıkış yapmayı düşünmüyorlardı.

Switfkey ekibi ve Profesör Stephen Hawking.
Switfkey ekibi ve daha hızlı konuşabilmek için Swiftkey teknolojisini kullanan Profesör Stephen Hawking.

Medlock şöyle anlatıyor: “Bundan birkaç yıl önce Microsoft ile görüşmeye başladığımızda herhangi bir çıkış arayışında değildik fakat ister istemez bir iç değerlendirme yaptık. Böyle değerlendirmelerde, firmanın büyümesini sağlayan ana faktörlere, parayı kazandıran şeyin ne olduğuna, nasıl büyüyebileceğine ve bu büyümenin sana nasıl yeni alanlarda araştırmalar ve çalışmalar yapma fırsatları vereceğini düşünüyorsun.”

Sonuç olarak, Microsoft’un satın alma teklifini yanıtlamak tek bir soruya kalmıştı. Medlock ve arkadaşları kendilerine sordular: Bağımsız bir firma olarak büyümek mi yoksa çok daha büyük firmanın sağladığı neredeyse sınırsız kaynaklar ve fırsatlar ile büyümek mi?

“Eğer bağımsız kalmayı tercih etseydik, bu bize daha fazla büyüme ve daha hızlı ürün geliştirme fırsatı sunabilirdi.” diyor Medlock, terazinin öteki ve daha ağır basan tarafını ise şöyle açıklıyor, “Ama oturup düşününce, daha büyük bir şirketin parçası olmanın bize yeni fikirleri keşfetme şansı sunacağı kanısına vardık. Sonuçta, 2008 yılında kurulmuştuk ve bir teknoloji girişiminin Londra’da yapabileceği neredeyse her şeyi yapmıştık.”

O günlerde, dikkat çeken her girişim birkaç yıla satın alınacak gibi görülüyordu. SwiftKey’nin satın alınmak için sekiz yıl beklemesi ise konunun yalnızca ne zaman değil, nerede kurulduğuyla da alakalı olduğunu gösteriyor.

“Eğer ABD’nin Batı Yakası’nda olsaydık çok daha önce satın alınabilirdik.” diyor Medlock ve ekliyor, “Biz 2008 yılında kurulduğumuzda, Londra’da o kadar az teknoloji girişimi vardı ki, hatta derin teknoloji odağında çalışanların sayısı çok ama çok daha azdı.”

Londra her ne kadar teknoloji girişimleri için bir merkez haline gelmiş olsa da, Silikon Vadisi statüsünde olmadığından uygun alıcıların dikkatini çekmek hâlâ zor. Medlock, küçük bir şirketten, milyonlarca dolar yatırım alan ve yüzlerce çalışan sayısına ulaşan, sonrasında da 250 milyon dolar civarında bir fiyat karşılığında satılan girişiminin ona yaşattığı hiçbir şeyden bir kez bile olsun pişmanlık duymamış.

“Bir girişim inşa ederken yaptığınız denemeler ve yaşadığınız güçlükler size büyük bir yaşam tecrübesi kazandırıyor. Bunların hiçbirini daha erken bir satın alma anlaşmasına, bir diğer deyişle daha az stres ve daha az uykusuz geceye değişmezdim. Geriye dönüp bakınca, gurur duyduğum şey yarattığımız maddi değer değil, üstesinden geldiğimiz zorluklar ve birlikte çalıştığım insanlar.”

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close