Girişimlere kural tanımamaları ve yıkıcı olmaları tavsiyesi verilir. Piyasaya girerken ellerindeki iş modellerinin dengeleri yeniden düzenleyecek, kullanıcıların dikkatini çekecek şekilde farklı olması gerekir ki devlerin arasından sıyrılmaları mümkün olabilsin. Facebook’un ”move fast, break things” yaklaşımı ve Apple’ın 80’lerde IBM’e sataşan stratejisi bunlara güzel örneklerdir. Fakat bugünlerde bu şirketlerin pek de dönüştürücü olduğu söylenemez. Geçmişte devlerin arasından sıyrılmak için mücadele edenler bugünün devleri konumundalar ve hayata geçirdikleri inovasyonları da tartışma konusu. Peki büyümek gerçekten inovasyonu öldürüyor mu?

steve_jobs_mac

Apple’ın meşhur hikayesini herkes bilir; kimsenin uygun fiyata kişisel bilgisayar satılabileceğini düşünmediği bir dönemde Apple bunu hayata geçirmiş ve bir evin garajından çıkıp aniden bir dünya devi haline gelmişti. Apple’ı Apple yapan sadece fiyatı düşürüp, boyutları küçültmek değildi. Onlar bilgisayara grafik arayüzü, zarif yazı fontlarını, sıcak ve dostane tasarımları getirmeyi başardılar.

apple_vs

Bugünlerde Apple ürünleri hangi tarafa daha yakın? Örneğin 10 bin dolarlık altın Apple Watch?

Aniden dünya devi haline gelen Apple, bir süre daha bu başarısını sürdürse de bir noktadan sonra o ”ışığı” kaybetti ve ürünleri sıradanlaşmaya başladı. Bu döngüden onları tekrar yukarı çıkaran ise 2000’lerin başında çıkardıkları ürünler oldu;

  • iPod: dijital ve taşınabilir müzik çalar, tek tek şarkı satın alınabilen dijital mağaza, dikkat çekici teker biçimde kontrol sistemi
  • MacBook Air: Optik sürücüsüz, tümüyle mantıksal hafızaya dayalı SSD kullanan, çok ince ama hızlı dizüstü bilgisayar
  • iPhone: Tümüyle dokunmatik ekrana dayalı cesur tasarım, uygulama mağazası ve ekosistemi, akıcı iOS işletim sistemi
  • iPad: Mobil işletim sistemiyle çalışan, bilgisayar – akıllı telefon arası boşluğu dolduran ürün.

53383.SCANA.S1

Yukarıdaki Apple ürünleri şirketin inovasyon ve şaşırtma gücünü her seferinde bir üst kademeye taşımayı başardı. Bununla birlikte kullanıcıların da güvenini kazandı ki bu durum şirketin bazı hamlelerinin arkasında durulmasını sağladı. Her yeni jenerasyonla birlikte Apple markası da güçlendi ve artık petrol şirketlerini de bırakarak zirveye oturdu.

Fakat hep söylendiği gibi: ”Zirvede kalmak, zirveye çıkmaktan daha zordur”.

İnovasyon vs. satış kaygısı

Yazımızın girişinde de belirttiğimiz üzere girişimler başlarda enerjik ve tabiri caizse saldırgandır. Adeta birer köpek balığı gibi yemeğin kokusunu çok uzaktan alır, her şeyin tadına bakmak için bir ısırık almaktan kaçınmazlar. Büyük şirketler ise dev balinalar gibidir. Fazla belaya bulaşmadan mümkün olduğunca fazla beslenmeye ve usul usul hedeflerine yüzmeye devam etmek isterler. Onlara dokunmaya kendi ölçülerindeki diğer balinalar haricinde kimse cüret edemez. Fakat balinalar yönlerini kaybettiklerinde başlarına büyük bir bela açarlar. Kimsenin yan bakamayacağı bu devler bir anda karaya vururlar ve bu noktadan sonra denize dönmeleri çok zordur.

apple-watch-edition-gold

Girişimler zamanla büyüyüp birer balina haline geldiklerine işleri çok zor hale gelir. Yönlerini kaybetmedikleri sürece işler yolundadır. Ancak bir gün sonları gelecekse bu yine kendi hatalarından, yönlerini kaybetmelerinden olacaktır. Bu gerçekleştiğinde de onların yerine geçmek için bekleyen küçükler denizlerin hakimi olur. Tıpkı doğadaki gibi şirketler için de bunlar doğal döngülerdir. Bir kral ölür, yerine bir diğeri geçer.

apple-watch-rolex

Bu görsele bakmadan önce,  yukarıdaki grafikte iki adamın saat tercihlerine göz atın.

Bir şirket için balina olma süreci, inovasyon yapamayacak kadar büyümek demektir. Evet sularda süzülmeye devam ederler fakat esnek değillerdir. İyi beslendikleri için de her şeyin yolunda olduğunu hissederler. Onları karaya oturtacak şey ise kullanıcı isteklerinin, trendlerin gideceği yönü kaybetmek olacaktır. Kullanıcılar onlara sırtlarını döndüğü anda tekrar denize dönmeleri çok zordur.

Geçmişte IBM’e sataşan enerjik şirket Apple müzik endüstrisine el atmaktan, optik sürücüleri cihazlarından çıkarmaktan, dokunmatik ekrana geçmekten ve öldü denilen tabletleri diriltmekten çekinmemişti. Bugün ise satan tasarımı değiştirmekten çekiniyor. Devrimsel hamleler yerine sularda kendi yönünde aynı şekilde ilerlemeye devam etmek istiyor. İçten içe bu imajdan kurtulmak da istiyorlar. Belki de 3.5mm’lik kulaklık girişinin iPhone 7’lerden kaldırılması da bunun sonucu. Ancak kullanıcıların geçmişteki desteğini bu konuda da verip vermeyeceği artık belirsiz. Zira bu değişikliğin MacBook Air’da incelik sağlamak için optik sürücülerin çıkarılması gibi faydalı bir sonucu yok. Ekosistemdeki diğer oyuncular da USB-C ya da kablosuz kulaklıklara yönelebilir. Ancak bu Apple’ın yenilikçi imajını elinde tutmasını sağlayacak bir hamle değil.

iphone-7-renkler

iPhone 7’nin öne çıkan parlak siyah renk seçeneği, çift lensli kamerası, dokunmatik ev tuşu ve su geçirmezlik gibi özellikleri de aslında birer inovasyon kabul edilemeyecek, diğer markaların daha önce hayata geçirdiği, Apple’ın yorum kattığı yenilikler.

Üstelik bu sadece iPhone’da görülen bir durum değil. MacBook serisinde yeniliklerin yavaşlaması, iPod’ların tümüyle ortadan kalkması, iPad’lerde stylus gibi daha önceden reddedilen bazı özelliklerin inovasyon olarak sunulması ve yeni ürün olan Apple Watch’un ikinci yılın ardından sadece geliştirilmiş su geçirmezlik ve GPS özelliğine kavuşması da birer işaret olarak görülüyor.

Kısacası Apple, radikal yenilikler yerine satış rakamlarını koruma yolunu seçmiş görünüyor ki bu strateji bu yıla kadar işe yaramıştı. Son çeyrekte ise iPhone satışları aşağı doğru yöneldi.

Alphabet vs. Apple

Apple’ın başarısı elbette sonsuza dek yukarı gitmeyecek. Günün birinde onların da düşüş yaşaması doğal bir durum. Fakat özellikle donanım alanında çalışan girişimler için bu konudan önemli dersleri şimdiden çıkarmak mümkün. Büyümek her zaman inovasyonun düşmanı değildir. Daha fazla kaynak, daha büyük organizasyonlar daha fazla inovasyonu mümkün kılabilir. Fakat daha geniş kitlelere hitap etmekle inovasyon geliştirmek her zaman aynı şey değildir. Elbette büyüdükçe çok cesur hamleler yapma şansınız azalacaktır fakat inovasyonu canlı tutmak ve öncü rolünüzü korumak için siz de kendinizde radikal değişiklikler yapabilirsiniz.

google_surucusuz

Bunun günümüzdeki örneği ise Google olarak gösterilebilir. Çok büyüdüğünün farkında olan Google, şirket yapısını değiştirdi ve kendini bir üst şirkete dönüştürerek Alphabet’i ortaya çıkardı. Google’ın içerisindeki departmanlar ise artık birer alt şirket gibi kendi ekipleri içerisinde inovasyon yapıp, rekabet koşullarına özgün hamlelerle yanıt veriyorlar. Bu organizasyondan Android ve Chrome ekosistemleri, Google Haritalar ve arama motoru, Project Ara ve Glass gibi vizyoner projeler, sürücüsüz otomobil ve insansı robot çalışmaları çıkıyor. Dolayısıyla Google kendini tek bir balinaya dönüştürmektense onlarca küçük köpek balığı ortaya çıkarmayı seçti. Yani büyümenin her zaman inovasyonu öldürmediğini göstermeyi tercih etti.

google_boston_dynamics

Çok büyümeye başlayan girişimler için, inovasyonu kaybetmemek adına bu tip hamleler çok daha akıl kârı görünüyor. Ne yaparsanız yapın bir şekilde köpek balığı gibi kalmaya devam edin!

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close