(Banksy – Mobil Aşıklar)

Kimi komplo teorileri diğerlerinden daha popülerdir fakat çoğunun ne zaman gerçekleşeceğine dair kimsenin kesin bir öngörüsü bulunmaz. Oysa üzerine biraz düşünüldüğünde, popüler teorilerin aslında halihazırda gerçekleşen dönüşümlerin sonuçları oldukları fark edilebilir.

Karanlık gelecek öngörülerinin vazgeçilmezlerinden birisini hatırlayalım; “tüm insanlar çiplenecek; herkesin nereye gittiği ve ne yaptığı izlenebilecek.” Buna inanıp inanmamak tamamen öznel bir durumken, sürekli yanımızda taşıdığımız akıllı telefonlar sayesinde bunun halihazırda yapıldığı gerçeğini çoğunlukla gözden kaçırıyor gibiyiz.

Akıllı telefonların kişisel zevklerimizden fazlasını yansıtan verilere sahip olduklarını anlamak için kendi kullanım alışkanlıklarımıza bakmak yeterli. Sürekli yanımızda olmaları ise aktif olan her akıllı telefonun bir insanın yerini ve anlık meşguliyetini kolayca ulaşılabilir verilere dönüştürüyor.

Microsoft’un oyundan kopması sonrasında, akıllı telefon denildiğinde iOS ve Android işletim sistemlerinin üstünlüğü tartışılmaz hale geldi. Bu iki sistemde kullanılan güvenlik ve şifreleme teknolojileri ise birbirlerinden şaşırtıcı derecede farklı. Büyüyen dijital güvenlik parçalanması, meraklı gözlerden korunabilmeyi yalnızca zengin ve güçlülerin elde edebildiği bir ayrıcalığa dönüştürüyor.

İşte akıllı telefonları bir insan hakları sorununun tam merkezine yerleştiren durum budur. Özel yaşam uzmanı Christopher Soghoian ise bir siber güvenlik meselesinin nasıl bir insan hakları sorununa evrildiğini anlatıyor:

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close