Büyük uğraşlar sonucu ortaya çıkarılan eserlerin izinsiz kullanımı, kopyalanması, yayınlanması gibi telif hakkı sorunları günümüzde oldukça sık yaşanıyor.  Peki, bir yapay zeka tarafından oluşturulan orijinal eserler yaygın hale geldiğinde telif hakkı yasaları bu durum karşısında ne yapacak?

Yapay zeka çalışmaları her geçen gün artıyor. Bu çalışmaların yapay zekayı tartışmasız şekilde geliştiriyor. Öyle ki yapay zeka günden güne insanı taklit ederek adeta hızlı öğrenen bir çocuk gibi benzer şeyleri yapmaya başladı. Artık şiir yazıyor, beste yapıyor, dans ediyor, hatta roman yarışmalarına katılıp derece alabiliyor! Gelecekte kendi bilinciyle hareket eden robotlar hayatı bir bilim kurgu filmi tadında yaşamamıza neden olabilir.

Google’ın DeepMind’ı veya doğal dil oluşturma programı Wordsmith gibi programlar görünüşte telif hakkına tabii gibi gözükürler. Bu durum uygulama kodu ve algoritmanın doğru çalışmasından kaynaklanır. Kısacası program herhangi bir insan müdahalesi ve yönlendirmesi içermez.

Bir yazar roman yazmaya başladığında o romanın sahibi olur ve söz gelimi romanı Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülürse bu ödül aynı zamanda yazarının da olur. Ancak yapay zeka temelli bir program roman yazıp –ki yazıyor- ödül aldığında bu ödül kimin olabilir? Çünkü robotlar kendi bilinçleriyle bir temsilci seçemezler. Bir insanın müdahalesi ve rehberliği olmadan tıpkı insan gibi programın nasıl çalıştığına ilişkin parametreleri kavrarlar.

Telif Hakkı Yapay Zekaya Ait Olmayabilir

Yapay zekanın ürettiği çalışmaların özgün sayılarak telif hakkına tabii tutulup tutulmayacağı son zamanlarda pek çok ülkenin gündeminde. Özgün bir şeyler yaratabilmek için belirli bir amaca ya da düşünceye sahip olmanız gerekir. Yapay zekanın bir şeyler üretirken gerçekten düşünüp düşünmediğini ya da bir amacının olup olmadığını bilemiyoruz. Çünkü bunu bilmememiz için yapay zekanın yüzde yüz bilinç sahibi olduğundan emin olmamamız gerekiyor.

Telif Hakları Kanunu’nun ikinci bölümü olan Telif Sahibi’nin 8. Maddesi,

“Bir eserin sahibi, onu meydana getirendir. Bir işlenmenin ve derlemenin sahibi, asıl eser sahibinin hakları mahfuz kalmak şartıyla onu işleyendir. Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde, animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır.”

diyor.

Şimdiye kadar insan dışında nesnelerin -ve hayvanların- telif hakkı taleplerinin reddedildiğine tanık olduk. Dünyanın hiçbir yerinde bunu sağlayacak bir yasa bulunmuyor. Bu durum yapay zekayı da kapsıyor. Bu noktada yapay zeka bir ürün meydana getirdiğinde telif hakkı onun kodlamasını yapan kişi veya şirkete mi ait olacak? Açıkçası işler bu noktada biraz karışıyor. Zira aslında eser insanın kendisi tarafından yaratılmıyor. İnsan bu sürece dolaylı olarak katılıyor. Ancak birçok ülkede yasalar eser sahipliğini tümüyle ‘insan olma şartıyla’ ele alıyor. Dolaylı katılım ise telif hakkı talebi için tümüyle yeterli olmayabilir.

Şu an bu konuda net bir adım atılmış değil. Tabi bu yapay zekanın ürettiği eserlerin herkes tarafından sınırsızca kullanılabileceği anlamına geliyor. Üstelik gelecekte yapay zekanın da bu konuda söyleyecek bir sözü olacaktır. Dolayısıyla zaten karmaşık olan bu konu daha da karmaşık hale gelecek. Eğer şimdiden gerekli adımlar atılmazsa, yapay zekanın gelişiminin olumsuz etkileneceğini de söylemek mümkün.

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close