Linköping Üniversitesi Organik Elektronik Laboratuvarı’nda (LOE) çalışan İsveçli bilim insanları, profesör Magnus Berggren liderliğinde dünyanın ilk elektronik gülünü yaratmayı başardı. Ekip, yarı iletken polimerler kullanarak yaşayan bir bitkinin içerisine analog ve dijital elektronik devreler yerleştirdi. Araştırmanın bulguları Science Advances’ta yayınlandı.

Bilim insanları, elektronik devrelerinin ana bileşenlerini oluşturmak için bitkilerin su ve besin dağıtımını gerçekleştiren kanallarından yararlandı. Tüm bitkiler karmaşık organizmalar ve yaşam süreçleri diğer canlılara kıyasla çok daha yavaş gerçekleşiyor. Bu da bilim insanlarının süreci araştırmasını zorlaştırıyor ve uzatıyor.

‘Siber bitki’, bitkinin kimyasal yollarının kontrol altına alınmasını sağlayarak, büyüme regülasyonları uygulama, bitkinin doğal fonksiyonlarını kontrol etme ve gelecekte önemli ve etkili olabilecek daha birçok yeni imkanı mümkün kılıyor.

Umeå Bitki Bilimi Merkezi’den bitki üreme biyolojisi profesörü Ove Nilsson, öncüleri arasında yer aldığı araştırmayla ilgili, “Önceden, yaşayan bitkilerin içerisindeki çeşitli moleküllerin yoğunluğunu ölçecek araçlara sahip değildik. Şimdi ise bitkinin büyüme ve gelişimini düzenleyen çeşitli maddelere etki edebileceğiz. Ben burada daha fazla öğrenebilmek adına büyük imkanlar görüyorum.” dedi.

Ağaçların içerisine elektronlar koyma fikri 1990’lara dayanıyor; Linköping Üniversitesi LOE ekibi kağıt üzerine elektronik baskı üzerinde çalışırken bu fikri düşünmüştü. Gelgelelim, ödenek eksikliğinden dolayı proje rafa kaldırılmıştı. Knut ve Alice Wallenberg Foundation’dan finansal destek almayı başaran Profesör Berggren, 2012 yılında yeni bir ekip kurarak araştırmaya devam etmeye başladı. Ekipte Roger Gabrielsson, Eleni Stvrinidou ve Eliot Gomez gibi isimler yer alıyor.

bir siber bitki konsepti olarak elektronik ağaç

Araştırma ekibi, iletken polimerleri gül sapına yerleştirmek için birçok deneme gerçekleştirdi fakat bitki dokusu ile başarıyla birleşen tek polimer Dr. Roger Gabrielsson tarafından sentezlenen PEDOT-S oldu. Polimerin bitki dokusu kanallarına yerleştirilmesinin ardından, su ve besinlerin bitki içerisinde dolaşmasını sağlayacak ‘kablolama’ gerçekleştirildi. Dr. Eleni Stavrinidou, gül dokusundaki kanallara 10 cm uzunluğundaki kablolar yerleştirdi ve bir elektrokimyasal transistör oluşturdu. Transistorün görevi iyon sinyallerini elektronik çıktılara dönüştürmekti.

Dr. Eliot Gomez ise bitki biyolojisinde yaygın olarak kullanılan basınçlı infiltrasyon yöntemini kullandı. Gomez, bu yöntemi kullanarak farklı tür bir polimeri yapraklara aşılamayı denedi. Aşılanan PEDOT polimeri, yaprak damarları içerisindeki elektrokimyasal hücreler oluşturdu ve elektrik verildiğinde polimerin yapraktaki iyonlarla etkileşime geçtiği görüldü. Dr. Gomez bu denemesiyle bitkinin yapraklarının rengini değiştiren bir efekt ortaya koymayı başardı.

Denemesi başarılı olan Dr. Gomez, “Yaprakları renk değiştiren elektrokromatik bitkiler yapabiliyoruz, güzel ama o kadar da faydalı olmayabilir.” dedi.

Profesör Berggren’e göre keşif çok büyük bir potansiyele sahip olmasının yanı sıra, ayrıca yepyeni bir araştırma alanını da ortaya çıkarmış durumda: “Bitkilerin içerisine sensörler yerleştirebilir ve klorofilde oluşan enerjiyi kullanabiliriz, yeşil antenler veya yeni materyaller üretebiliriz. Her şey doğal olarak gerçekleşiyor ve biz de bitkilerin kendi gelişmiş ve eşsiz sistemlerini kullanıyoruz.” Profesör sözlerine şöyle devam ediyor, “Bildiğimiz kadarıyla daha önce bitkilerin içerisinde elektronik üretimiyle ilgili bir araştırma yayınlanmadı. Bunu daha önce kimse yapmadı.”

Yazar Hakkında

mm

Girişimcileri, şirketleri, yatırımcıları ve profesyonelleri bir araya getiren geniş bir ekosistem olan İTÜ Çekirdek, kimyadan elektroniğe, bilişimden biyogenetiğe tüm sektörlere açık bir girişimcilik merkezidir.

Paylaşım
Close